AKBAŞ CEPHANELİĞİ

Akbaş Gelibolu Yarımadası'nın doğusunda, Büyük Anafarta ve Suyla Körfezi'ne giden yolun geçtiği Yalova Deresi ağzında, küçük gemilerin demirlemesine elverişli bir koydur. Burası Birinci Dünya Savaşında Çanakkale Boğazını savunan Türk kuvvetlerinin ikmal işlerinde kullanılmıştır.

1917 yılında Rusya'da Bolşevik İhtilali olunca, Rus savaş cepheleri çökmüş, Rusya savaştan çekilmişti. Türk kuvvetleri bu arada Ruslar'dan pek çok silah ve cephane ele geçirmişlerdi. Bu silah ve cephanenin önemli bir bölümü Osmanlı hükümeti tarafından Akbaş'taki cephaneliğe taşınarak muhafaza altına alınmıştı.

Birinci Dünya Savaşının sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri ordumuzun bütün silah, cephane ve diğer harp malzemesine el koyarak bunları depolarda kendi askerlerinin muhafazasına almışlardı. Anadolu içerisinde bulunan tüfeklerin sürgü kollarını, topların kamalarını da sahillerdeki cephaneliklere taşıttırmışlardı.Bu arada Akbaş mevkiindeki önemli cephanelikte müttefikler adına Fransızların kontrolüne bırakılmıştı.

Atatürk'ün Nutuk'ta bildirdiğine göre Akbaş cephaneliğinde yirmi bin sandık cephane, sekiz bin mavzer, kırk makineli tüfek, ayrıca haberleşme ve istihkam araçları bulunuyordu.

Zeynel Kozanoğlu Kurmay Binbaşı İsmail Hakkı Bey'e dayanarak; Akbaş'ta sekiz bin tüfek, 137711 Alman Piyade fişeği, 5, 5 milyon mevzer cephanesi, 7331 sahra topu mermisi, 104 onbeşlik skoda mermisi, 398 onbuçukluk obüs mermisi bulunduğunu kaydeder.

1919 yılı sonlarına doğru İtilaf Devletleri sorumluları Rusya'da Bolşevikliğin ortadan kaldırılabileceği ümidini yitirmemişlerdi. Bu sebeple Akbaş Cephaneliği'nde bulunan silah ve cephaneyi Bolşeviklere karşı çarpışan Vrangel ordusu askerlerine vermeyi düşünüyorlardı. Bu amaçla 1920 yılı Ocak ayı başlarında Gelibolu limanına bir Rus gemisi gelmişti.

Silah ve cephaneye büyük bir ihtiyaç varken buradaki cephanelik Ruslar'a verilemezdi. bunun için buraya baskın yapmaya karar verildi ve hemen hazırlıklara başlandı.

AKBAŞ BASKINI HAZIRLIKLARI